BEKLENTİLER VE HAYAL KIRIKLIKLARI
Günümüzde insanların büyük bir kısmı, beklentileri şu veya bu şekilde gerçekleşmemiş ve bu nedenle derin hayal kırıklıkları, öfke patlamaları, umutsuzluk yaşayarak duygusal problemlerle boğuşmaktadır. En kötüsü yaşadıkları bunca acının temelinde beklentilerinin gerçekdışı olmasının, değişime dirençli olmalarının; daha da önemlisi gerçeği görmek yerine kendi yarattıkları dünyalarında tüm insanları tek bir raf üzerinde toplamalarının yol açtığını fark etmemeleridir.
Elbette ki etrafımızdaki kişilerden, hayattan, gelecekten beklentilerimizin olması son derece doğaldır. Ancak, bu konuda tekrarlanan bir dizi hata vardır. Özetlemek gerekirse;
- Herkesi aynı rafa koymak : Her insanın kendine özgü yetenekleri, melekeleri ve karakteristik özellikleri vardır. Yaşamsal süreçler de bunların oluşumunu etkiler. Dolayısıyla herkesten aynı nezaketi, inceliği, sevgiyi beklemek, aynı mesafede bulunmak mümkün değildir. Size iyi davranan A kişi ile B kişisini aynı rafa koyup aynı davranış örüntüsü ve beklentiyi gösterirseniz sonucu hayal kırıklığı olacaktır.
- Empati Kurmamak : Danışanlardan en sık duyduğum söz ”böyle yapmamalıydı, ben olsam yapmazdım” sözcükleridir. Karşımızdaki kişiyi değerlendirmeden onu bir kalıba sokmaya çalışmak ve bu kalıba sığmadığında ona öfkelenmek hayali yel değirmenlerine saldırmakla eş değerdir.
- Aşırı doz beklentiler: Çocuğundan her daim 100 almasını bekleyen ebeveynler bu beklentileri karşılanmadığında derin bir öfke nöbetine girerler. Oysa çocuğunu tanıma ihtiyacı bile duymadan onu amaçsızca yarıştırdıklarının, kendi yapamadıklarının yükünü ona yüklediklerinin farkına bile varmazlar.
- Acelecilik ve mükemmeliyetçilik: Hayal kırıklıklarının bir nedeni de mükemmeliyetçiliğimizdir. Günümüzün dünyası durmadan baskılar ”zayıfla, tüket, başarılı ol, mutlu görün” aksi halde siz tipik bir kaybedensinizdir. Çoğu insan bu baskıları farkında olmadan boyun eğerek hayatında en ufak bir pürüz olduğunda dünyanın sonuymuş gibi algılamaya başlar.
- Problem çözümü : Genel anlamda problemlerin çözümüne odaklanmak yerine beklentilerimiz karşılanmadığında dövünmeye başlarız. Oysa ki W beklentimiz olmadığında nedenine odaklı çözüm geliştirsek ve/veya hemen ikinci bir alternatifi devreye soksak hayatımızı daha da kolaylaştırırız.
- Değişimden korkmak : Değişmeyi istemek ve değişebileceğinize inanmak, değişimin anahtarıdır. Kişinin değişim sürecinde olan aktif rolü ve katılımı esastır. Yavaş ve küçük adımlarla gerçekleşen değişim, birden, büyük adımlarla olan hızlı değişimlere kıyasla daha sağlıklı ve kalıcıdır. Denemeye devam etmek, tekrar tekrar denemek, inancı ve motivasyonu korumak önemlidir. Hedefleri operasyonel tanımlamak, somuta indirgemek, süreci ara ara değerlendirmek ve geribildirimlerle desteklemek, değişim sürecini daha sağlıklı ve kalıcı kılar.
Yeni yılda kendimize bir iyilik yapalım ve her şeyden önce hayattan, kendimizden, ailemizden veya etrafımızdan beklentilerimizin ne kadar gerçekçi olup olmadığını kontrol edelim. Böylece pek çok hayal kırıklıklarını, öfke nöbetlerinin elbette ki bir de mutsuz bir hayat sürdürmenin önüne geçebilelim. Anahtar kelimemiz yargılaman olduğu gibi kabullenmek olsun. Hepinize mutlu, huzurlu bir yıl dileklerimizle…
REHBERLİK PSİKOLOJİK DANIŞMA BÜRO AMİRLİĞİ