AİLE OLABİLMEK
Pandemi nedeniyle evlerimize kapanınca ailemizle daha sakin ve koşturmasız bir süre geçirme şansımız oldu. Ancak bu çoğu evliliği olumlu etkilerken ne yazık ki bazı evlilikleri de oldukça olumsuz etkiledi. Bunun nedenlerinden biri, aile birliğinin resmi olarak kurulmasından sonra her şeyin sona erdiğine dair yanlış bir inanış. Her bireyin kafasında ideal eş kavramları, beklentiler, vazgeçişler. 20 sene evli kalınmasına rağmen hali hazırda aile olmayı başaramamış çiftler… Orijin ailelerinden kopamayan senin ailen benim ailem tartışmalarının süregeldiği, güç savaşının olduğu, yabancılaşan aileler…
Sanırım iyi bir aile olabilmenin başlangıcı evlilik tanımını iyi yapmaktan geçmekte. Evlilik ilişkisini güzel bir yemeğe benzetebiliriz. Şöyle ki malzemeler ne kadar iyi olursa olsun devamlı takip edilmeyen yemek bir süre sonra ya çiğ kalır ya aşırı pişer. Evlilik ilişkisi de tıpkı güzel bir yemek gibi sürekli yatırım ister. İlişkiye emek sarf edildiğinde karşılığında huzurlu bir aile ortamı hediyemiz olacaktır.
Bununla beraber; tartışmasız evlilik hayaldir. Aile mutluluğu evde hiçbir problemle karşılaşmamana değil, problemlerin üstesinden gelebilmeye bağlıdır. Bu nedenle tartışmamak psikologlar için evlilikte bir sorun işaretidir. Tartışmasız evlilik uçan balon gibidir arada gazını salıvermezseniz balon elinizden kaçtığında oda içerisinde nereyi kırıp dökeceği belli olmaz. Ancak balonun gazını da uygun ortamlarda uygun bir şekilde salıvermek esastır J
Aile içindeki en önemli duygulardan biri “değerli olma” duygusudur. Aile bireylerinin birbiriyle iletişimleri ve güven duygusu bu duyguyu besleyen önemli bir kaynaktır.
Aile içindeki bireylerin emniyette olduğu, dışarıdaki tehlikeli olayların aile içine girmeyeceği duygusu, bu gereksinmenin temel nedenidir. Eğer aile bireyleri ev içinde kendisini güven içinde bulmuyorsa; ailenin dışında bir yere yönelir. Ailenin birbirleriyle olan bağları kopmaya başlar. Oysa aile içinde temel güven ve dayanışma varsa aile dışında bireyin karşılaştığı stres getirici olumsuz olaylar yıkıcı etkisini pek göstermez. Güven duygusunun baskın olduğu aile dış dünyanın yaratmış olduğu sıkıntı ve kaygılarından kendisini kurtarır. Bu tür aile içinde olan kimseler kendilerine olduğu gibi çevresine de güvenirler. Eğer aile içinde güven ve dayanışma sağlanmamışsa bu insanlar yoğun stres ve gerginlik yaşarlar. Bu kişiler kendilerine dahi güvenemezler. Dolayısıyla çevresinde yakın ilişkiler kuramazlar.
Aileyi bir arada tutan paylaşımlardan biri de sorumluluk duygusudur. Aile bireyleri bulmacanın bir parçası olduklarını ailenin mutluluğu için kendilerine de bir sorumluluk düştüğünü kavradıkça aileleri için daha fazla emek harcayacaktır. Yaşanmışlıklar göstermiştir ke kişiler emek harcadığı şeylere daha fazla bağlanır, daha fazla sahiplenirler. Oysa günümüzde pek çok çift kendi arasında adil bir sorumluluk paylaşımı yapamadığı gibi, çocuklarının üzerindeki sorumlulukları da üstlenmeye çalışmaktadır. Tüm sorumluluğu kendi üzerine alan, çocuğunu sorumluluktan kurtaran anne ve babalar kendi yaşamını biçimlendirmekten aciz sürekli başkalarının yönetiminde olmaya yönelik bireyler yetiştirirler Bu tür tutumlar sonucunda yetişmiş bireyler yaşamlarında yer alan olaylardan sürekli başkalarını sorumlu tutarlar.
Sağlıklı manevi yaşam ailenin çocuğuna verebileceği en önemli süreçtir. Sağlıklı bir manevi temeli olan insanlar kendisi ile barışık, insan ilişkileri olumlu ve kuvvetli saygılı bireyler olarak yetişirler.
Halil Cibra’nın evlilikle ilgili tavsiyelerine gelin bir kulak verelim;
Birbirinizi sevin fakat aşkı pranga eylemeyin; birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin; ve birlikte durun ama yapışmayın birbirinize çünkü ayrı durur tapınağın sütunları ve birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.
REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA BÜRO AMİRLİĞİ
© 2019 Balıkesir Emniyet Müdürlüğü